Bir ülke ne kadar fazla eğitimli donanımlı birey yetiştiriyorsa o ülke o denli güçlüdür demektir. Bunun yanı sıra toplumda anlayış, hoşgörü o denli artarak büyüyecektir. Bu nedenledir ki, okullarda eğitim çok yönlü olmalıdır. Çocuklar toplumun en küçük bireyleridir. Onlara dayatılmış, empoze edilmiş kavramlardan uzak yetiştirilmelidirler. Yaşamı ideolojik olarak anlamalı, siyasal sistemi bilmeli. Sanatı, edebiyatı da öğrenmeli ve anlamalı ki, düşünceleri ve kişiliği oluşsun. Toplumda, aileden gelen öğretilmiş kavramlar vardır. Her bir çocuk sorgulamadan ve yargılamadan bu düşünce ve davranışları benimser. Yanlışı doğruyu değerlendirecek yaşa ve yapıya gelene kadar beslenmiş olduğu duygu ve düşüncelerin kölesi olur. Unuttuğumuz bir şey var ki, onlarda bir bireydirler ve kendi düşünebilen, karar verebilen bireyler. Okullarda ülkenin yapısı ve toplumsal anlayış gibi konular işlenmeli ki bu çocuklar ırk, renk, din farklılığı yapmadan ayırmadan birlik içinde yaşamasını öğrensinler. Biyolojik farklılıklar kültürel zenginliğimizdir diyebilsinler. Meseleye anlayış içinde hükmetmeye iradeleri yetsin. Yanlışı, doğruyu öğreten bir sistem olmalı ki, şekilcilikten uzak olsunlar. Biz ne çabuk büyüdük, ne çabuk şekillendik fikirlerimiz sabit, nasıl da eminiz artık kendimizden ve fikirlerimizden. Öğrenmeye, anlamaya ne zaman kapattık kendimizi, düşünceler sabit, fikirler sabit. Yol gösteren her bir düşünceden uzak. Neyi nasıl benimsediğimizin de hiçbir önemi yok artık. Toplumda bir şekilde var olmaya çalışan bireyleriz. Çocuklara bunu yaşatmayacak bir sistem temennisi ile.